14 Temmuz 2011 Perşembe

Türkçenin Atlarla ilgisi_____________________ (ya da Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı)


Türklerin tarih sahnesine çıkışını Orhun yazıtlarıyla başlatmak Türklere karşı çok büyük bir haksızlıktır.

 Oysa "Türk demek, Türkçe demektir (Atatürk)" özdeyişinden yola çıkarak Türkçenin en az 11.000 yıllık bir dil, Türk Medeniyetinin ise en az 11.000 yıllık bir medeniyet olduğunu artık kanıtlayabiliyoruz.

Şöyle ki:

Kuzey Amerika yerlilerinde günümüzde bilinen yüzlerce Türkçe sözcük vardır.
Bu sözcüklerin arasında bir dil bilimci için çok önemli olan ve tesadüf olasılığını ortadan kaldıran, örneğin "Çapul Tepek" (çapulcular tepesi) gibi "çift sözcükler"in de bulunduğunu eski diller uzmanı, tarihçi Tahsin Bey (Sonradan Mayatepek soyadını almıştır) belirterek, 02.11.1932 tarihinde yapılan 1.Tarih Kongresi'ne sunduğu ön raporda, Orta Amerika/Maya Uygarlığı'nın dil ve kültürü ile Anadolu / Orta Asya kültür ve uygarlığı arasında şaşırtıcı benzerlikler bulunduğunu ortaya koymuştu. Tahsin bey Maya dilinde “çapultepek” örneğine benzer 120 Türkçe sözcük keşfetmişti. Daha sonraları Prof. Reha Oğuz Türkkan da Meksika'da bulunduğu bir sırada oradaki bir bölgenin adının "Çapultepek" olduğunu, anlamının ise kendisine yerlili halk tarafından "Çapulcular Tepesi" olduğunun söylendiğini bildirmiştir.

Dilbiliminde (Linquistik) bu tür çift sözcüklerin benzerliği çok önemlidir. İsveçli dilbilimci Prof Swadesh çift sözcüklerin tesadüfen benzeme olasılığının birkaç milyonda bir olduğunu söylemektedir.

K.Amerikada Kızılderili Kabilelerinin Yerleşim Bölgeleri
Sadece sn Tahsin Mayatepek de değil, Sn M.Necati Özfatura’nın bildirdiğine göre Fransız dil bilimcisi Dumesnil de Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir. Sadece o da değil. 1964 yılında çıkan New York Times’in “Science” (Bilim) ekinde Amerika kıt’asına (Kuzey ve Güney) olmak üzere ilk kültür taşıyıcıları yani (ilk ayak basanları) bir harita olarak neşredilmiştir. İlk sırayı M.Ö. 4000-5000 yılları “TURKS” olarak gösterir. Orta Asya’dan Bering Boğazı yoluyla gelenler çoğunluk olarak Kuzey ve Orta ve az da olsa Güney Amerika’ya yerleşmişlerdir. 1673’te John Jocelya isimli yazar, Mohawk Kızılderililerinin Tatarca Türkçesi konuştuğunu yazdı. Ünlü bilgin Von Humboldt da 1800 tarihinde yazdığı eserde Amerika kıtasında konuşulan 137 kelimenin Ural-Altay ve Uygurca olduğunu yazmıştır. 1924 yılında Rio’da toplanan 20. Amerikanistler Kongresi’nde Çinli Toung-De Kien, Kızılderililerin Altay menşeli olduklarını beyan etmiştir.

1935 yılında Roma’da toplanan 19. Oryantalistler Kongresinde Prof. Ferrario, Türkçe ile İnka (Kevça) dilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koydu. Dr. Calvin Kephart, Kızılderililer için açıkça, Türkler ve Turanlılar tabirini kullanmıştır. Bilim adamı Dumezil, İnkalar’ın (Kıçva) dilinin, Çuvaş Türkçesi ile aynı olduğunu ifade etmiştir.

Sn Oğuz DÜZGÜN’ise www.native-languages.org ‘u baz alarak yaptığı araştırmalarda çeşitli Kızılderili lehçelerinde Türkçeyle aynı olan çok sayıda kelime takıları, kelime türetme yöntemleri ve ses uyumları ile birlikte daha yüzlerce Türkçe sözcük bulmuştur.

Kızılderili dillerindeki bu sözcüklerin en mantıklı açıklaması ise bu sözcüklerin Asya’dan Kuzey Amerika’ya Bering Boğazı üzerinden yapılan göçlerle Kızılderililere geçmiş olmasıdır.

Bu sayede Türkçe’nin en az 11.000 yıllık bir dil olduğunu dolayısıyla Türklerin en az 11.000 yıl önce tarih sahnesinde yerlerini almış olduğunu TÜRKÇE SAYESİNDE kanıtlayabiliyoruz.

10.000 yıl önce Bering Boğazı
İlişkteki resim ise Bering Boğazı'nın 10.000 yıl önceki durumunu göstermektedir. Bu Türkçe sözcüklerin Kuzey Amerika'ya geçişi sadece 11.000 yıl öncesinde mümkündü. Çünkü sadece 11.000 yıl önceki buzul çağı öncesinde Bering Boğazı bir kara yoluydu.  Kızılderililerin Türk olduğu iddiaları konusuna girmeyeceğim, ama bu Türkçe sözcüklere bakarak Türklerin Bering Boğazı üzerinden Kızılderililer ile bir şekilde temas kurmuş oldukları kesindir. 


Buzul çağı öncesinde Bering Boğazının bir göç ve kara yolu olduğunun çok önemli bir diğer kanıtı ise Anavatanı Amerika olan günümüzdeki at neslinin (Pliohippus) buzul çağında otlak ve yaşam alanları yok olduğu için Kuzey Amerika’da son bulmuş olması, ama Asya’da sürmesidir.

Atların Anavatanı Amerika'dır


Atlar Asya’ya Buzul çağı öncesinde bir kara yolu olan Bering Boğazı üzerinden geçmişlerdir. (Aynı anda Türkçe de aynı yoldan diğer istikamete Asya’dan Kuzey Amerika’ya geçmiştir.) 

Sengel Yolunda Göçebe Kazaklar At Sürüleriyle
Kuzey Amerika’da nesilleri tükenen atlar, Asya’da nesillerinin sürmesini ise onları ilk evcilleştiren ve onları koruyup besleyerek Buzul çağını atlatmalarını sağlayan kavim olan Türklere borçludurlar. 
Arkeolog Viktor Zayberg, Kuzey Kazakistan bölgesinde yapılan çalışmalarda bu konuda çok sayıda bulguya rastladıklarını söyledi. 6 bin yıl kadar önce Kuzey Kazakistan'da yaşayan Botaystsıyların kımız içen ilk topluluk olduğunu ifade eden Zayberg, bulgularının, bilinenin aksine atların evcilleştirildiği tarihi 5 bin yıl değil 6 bin yıldan daha öncesine götürdüğünü açıkladı.

İngiliz Atının Atası
Atı ilk ehlileştirenler, gem ve üzengiyi icat edenler Türklerdir.

1492'de Amerika keşfedildiğinde Amerika kıtasında bir tane bile at yoktu. Belki okurlara ilginç gelecek ama, Kristof Kolomb’un gemisinde Amerika kıtasına ayak basan ilk at o sırada aslında atalarının toprağına “yeniden” ayak basıyordu.

Günümüzde at neslinin hâlâ var olması Türklerin insanlık tarihine bir armağanıdır. 

Günümüzde neslinin devamını Türklere borçlu olan atlar  böylece Türkçe’nin 11.000 yıl önce Kuzey Amerika’ya nasıl geçtiğinin ve Türkçe'nin en az 11.000 yıllık bir dil ve Türk medeniyetinin en az 11.000 yıllık bir medeniyet olduğunun en büyük kanıtını Türklere sunarak borçlarını ödemiş olmaktadır.

                                                                 ***

 Türkçe üzerine yapılan bu araştırmaların günümüz Türkiye’sinin bir Türk Vatanı olarak Türkiye’nin coğrafi tartışılmazlığına çok önemli bir siyasi katkısı da vardır.

Bilindiği gibi Avrupalılar "Türklerin Asya’dan gelen istilacı bir kavim olduğu" tezini sık sık işlemektedir.
Biz ise Türkçenin tarihi konusundaki bilgi yetersizliğimizden dolayı Anadolu’ya ilk kez 1071’de girdiğimizi söyleyerek bu tezlere adeta çanak tutmaktayız.

Oysa, ünlü Dil Bilimci, Arkeolog Prof. Dr. Kâzım Mirşan Ege kıyılarında düne kadar okunamayan Pelasg, Frigya ve Likya yazıtlarını TÜRKÇE olarak okumayı başarmış, Paris Sorbon Üniversitesi Öğretim üyesi Halkbilimci Türkolog Haluk Tarcan ise İ.Ö 8000 yılında (yani günümüzden 10.000 yıl önce) bu günkü İstanbul boğazında Türklerin “OY-URUM-AT- adında devlet kurmuş olduklarını TÜRKÇE SAYESİNDE kanıtlamıştır. (İstanbul Metro inşaatında ortaya çıkan ve Tayyip’in çanak çömlek dediği buluntular bu zamana aittir.)


Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı da Kâzım Mirşan ve Haluk Tarcan’ın bu bilimsel araştırmalarına ve bu bulgularına dikkat çekmiş, böylece bu sayede Avrupalıların bizi Anadolu’da, “Asya’ya geri sürülmesi gereken istilacı bir kavim” olarak gösterme çabalarında öne sürdükleri “istilacı kavim” gerekçesinin çürütülmüş olduğunu vurgulamıştır.



 SONUÇ:

*        Türkçe dünyanın en eski ve en köklü dilidir.
*       Türkler Anadolu’da 1071-Malazgirt’ten çok daha önce de varlardı.
*       Türkler bu toprakların asıl ve en eski sahibidirler.
*       Atı ilk ehlileştirmeyi başaran Türk medeniyeti en az 11.000 yıllık bir medeniyettir.



Ve bir ayrıntı:
Kâzım Mirşan kanıtlamıştır ki ilk Türk alfabesinin (tamga) 
ilk harfi  "AT"tır. 
Anlamı ise "bir yerden bir yere TAŞIMAK"tır!



Saygılarımla,
A.Tamtürk



           Haluk Tarcan Ceviz Kabuğu'nda


                                                                    "Avrupa, Medeniyeti Türklere Borçludur"
                                                                                Prof. Dr. Kâzım Mirşan
                                                                                 (Dil Bilimci, Arkeolog)




Dipnot 1:
Bu konuda daha ayrıntılı bilgilenmek isteyenlere sn Doç.Dr. Turgay Tüfekçioğlu'nun Yeditepe Üniversitesi'ndeki şu bilimsel sunumunu izlemelerini özellikle öneriyorum: (Özellikle "dakika 33:00"e dikkat isterim :)

Dipnot 2:
Bağlantısını verdiğim sunumda, sunumun başından itibaren sn Tüfekçioğlu'nun konuşmasını sürekli kesen Tayyib'in ukala bakanının sunumun tam 1:43:00'ncü dakikasında birden kalkıp gitmesi de ilginç bir ayrıntı! :)
Sunumu izleyen arkadaşların bunun nedenini de hemen anlayacağına eminim :))


***


TÜRK DEMEK TÜRKÇE DEMEKTİR

TARİHİ, TÜRKÇE OLARAK YENİDEN YAZMAYA 
HAZIR OLUN
VE
TÜRK OLDUĞUNUZ İÇİN GURUR DUYUN


 
                                 Yunanlılar atalarının Grek abecesiyle yazıyor, 
                                 Yahudiler atalarının İbrani abecesiyle yazıyor.
                                    Ruslar, atalarının Kiril abecesiyle yazıyor.
                                  Peki biz niye Türk abecesiyle yazmayalım?
                                                Üstelik hiç de zor değil!
                                     Kendi adınızı yazarak başlayabilirsiniz :)





Bu Makale Şurada Yayınlandı: GavurEGE